Wim Wenders'in Biyografisi
İçindekiler
Biyografi - Sinemanın Ötesinde
- 2010'larda Wim Wenders
Win Wenders, Cannes Film Festivali'nde 'Altın Palmiye' kazandığı 'Paris, Texas'tan, Peter Handke'nin set tasarımında işbirliği yaptığı ve yine Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü aldığı 'The Sky Over Berlin'e kadar, son yıllarda Avrupa'da gösterime giren en ilginç filmlerden bazılarını borçlu olduğumuz bir yönetmen.
Wenders, 14 Ağustos 1945'te Düsseldorf'ta bir cerrah ile sade bir ev kadınının oğlu olarak dünyaya geldi. Henüz çocukken ailesi Oberhausen'a taşınan genç Wenders, normal okul hayatının sonunda üniversiteye kaydolarak babasının profesyonel izinden gitmeye çalıştı. Ancak, eğitim ve üniversite kariyerinin kendisine göre olmadığı gerçeğikısa bir süre içinde belirginleşir.
Yirmili yaşlarının başında, geleceğin başarılı yazarlarından Handke ile tanışır ve daha sonra dört film ve birkaç oyunun yapımıyla sonuçlanacak bir çalışma ilişkisi kurar. 1966'nın sonunda, henüz 21 yaşındayken Paris'e giden Wenders, bir yıl boyunca burada kalır ve ünlüMünih'e döndüğünde, aynı yıl kurulan ve Almanya'da türünün ilk örneği olan Televizyon ve Film Yüksek Okulu'nda derslere kaydoldu.
O andan itibaren Wenders kamera ile deneyler yapmaya başladı, önce çekimlerinde abartılı bir gerçekçiliği vurguladı ve daha sonra, film müziğinin önemini fark ettikten sonra, filmlerinde neredeyse her zaman bulunan bir ses öğesi olan rock müziği ile görüntüler arasında kontrpuan tekniklerini kapsamlı bir şekilde denedi.'Summer in the City' ya da 'Before the Penalty Kick' gibi uzun metrajlı filmlerin ardından 1973'ten itibaren yolculuk temasına yönelen Wenders, 'Yol Üçlemesi' adı altında üç ünlü filme imza attı. Daha sonra Wenders, özellikle Amerikalı yönetmenin ısrarıyla Amerika Birleşik Devletleri'nde de kendini göstermeye çalıştıFrancis Ford Coppola, dedektif-yazar Dashiell Hammett'in hayatını konu alan bir filmin yapımına onu da dahil etmek için çok ısrar etti. Aslında bu işbirliği, 79'da bu temada bir filmin yapımına yol açtı. Her halükarda, Wenders'in en çok sevildiği kıtanın, onun dünyasıyla kesinlikle daha uyumlu olan kültürlü ve sofistike Avrupa olduğuna şüphe yok'The State of Things' filmiyle 1982 Venedik Uluslararası Film Festivali'nde kazandığı Altın Aslan'dan 1984'te 'Paris, Texas' filmiyle aldığı Altın Palmiye'ye kadar en önemli ödülleri Avrupa'da toplaması tesadüf değildir.
Ayrıca bakınız: Wystan Hugh Auden'ın BiyografisiÜslup açısından ise yönetmenin temel özelliklerinden biri, entelektüel araştırmayı piyasadaki en özenli çekim teknikleriyle birleştirmektir. Bu açıdan bakıldığında Wenders, hiçbir teknik evrimden kaçınmamıştır. Aksine, en başından beri sürekli olarak sinemanın tüm olanaklarını araştırdığı söylenebilir.Görüntü manipülasyonu, Yüksek Çözünürlük alanındaki deneyler için bir film sembolü olan ünlü 'Dünyanın Sonuna Kadar' buna bir örnektir.
Ancak Alman yönetmen, reklamcılık gibi görünüşte daha sıradan ve hatta bayağı ürünlere el atmaktan da hiçbir zaman çekinmedi. Belgesel ve kurmaca gibi kararlı yapımlar arasında (ancak kendisi bunu 'kelimenin tam anlamıyla kurmaca ve belgesel arasında bir yerde' olarak tanımlıyor), üç TV filmi ve tanınmış bir şirket için reklam filmleri de yaptıİtalyan ev aletleri ve 1998'de Alman demiryolları için.
1997'de Los Angeles'ta Andie McDowell'ın oynadığı ve U2'nun solisti Bono Vox'un müziklerini yaptığı 'Invisible Crimes' filmini çekti. 1998'de Küba'da 'Buena Vista Social Club' adıyla çektiği ve efsane sayılan bir şarkıcıyı, Compay Segundo'yu yeniden canlandırdığı filmde de müziğe olan sevgisini dile getirdi.
Ayrıca bakınız: Virna Lisi'nin BiyografisiWim Wenders, başrollerini Mel Gibson ve Milla Jovovich'in paylaştığı 'The Million Dollar Hotel' (1999), 'The Soul of a Man - The Blues' (2002) ve 'The Land of Plenty'den (2004) sonra son filmi 'Don't Come Knocking'i 2005 Cannes Film Festivali'nde sundu. 'Paris Texas'tan yirmi bir yıl sonra gelen bu film için Wim Wenders ve senarist Sam Shepard (filmin başrol oyuncusu)tekrar bir araya geldiler.
2010'larda Wim Wenders
2015 yılında Yaşam Boyu Başarı dalında Altın Ayı ödülüne layık görülen Wim Wenders'in aynı yıl merakla beklenen yeni filmi 'Hayata Dönüş' (Every Thing Will Be Fine) gösterime girdi. Sonraki yıllarda 'Aranjuez'in Güzel Günleri' (Les Beaux Jours d'Aranjuez) (2016) ve 'Batış' (Submergence) (2017) filmlerini çekti.